bugün

entry'ler (146)

20 mayıs 2012 beşiktaş mg galatasaray mp maçı

arada bir skoru bildiren arkadaşlara şükran duygularımızı kabartan maç.

bayan yanı

Her erkeği potansiyel sapık olarak gören zihniyetin eseri.

kadın erkek eşitliği

Sadece kadınların penceresinden bakılan, artık müge anlı tarzı programlarda savunulmaya başlanacak kadar ele ayağa düşmüş ve yalnızca kadın lehine düzenlemeler içerdiği takdirde haklı bulunan eşitlik. Öncelikle bu satırların sahibinin gerçekten eşitlik isteyen biri olduğunu ve hiç bir kadının asla ve asla dayak, tecavüz, fiziksel ve ruhsal şiddet, töre cinayeti vb. şeyleri haketmediklerini sonuna kadar savunan biri olduğunu belirterek diyeceklerime başlamak istiyorum zira diyeceklerim televizyonda veya herhangi bir dost meclisinde duyamacağınız cinsten olacak kanımca.

Kadın erkek elbette eşit olmalı ve hayatın her yerinde kadın da erkek de yer alamalıdır, fakat ben maalesef kadın hakları savunucusu olduğunu iddia eden feministlerin hiç de samimi olmadığına inanıyorum. Bunun sebebi şudur, ülkemizde bugün elbette kadınalrın cinayete kurban gittikler, dayak yedikleri vs. su götürmez bir gerçek. Bunu savunan kim peki ? Genelde şehirli diyebileceğimiz belli bir makam mevki sahibi kadınlar. Yani aslında direk bu işlerin muhatabı olmayan bir kesim kadın. Aynı kesim, ki buradan itibaren kendilerine feministler diyeceğim, her alanda eşitliği istediklerini iddia ediyorlar ki şahsımca da böyle olması gerekiyor elbette. Peki, gelelim ülkemizdeki en büyük kadın-erkek eşitsizliğinin yasal platformdaki örneğine. Askerlik hizmeti, belli bir yaşı doldurmuş olan erkeklere yüklenmiş bir sorumluluk olarak karşımıza çıkmaktadır bugün. Kadınların bu yükümlülükten muaf tutulmasının savunması hep klasiktir, "ama biz kadınız güçsüzüz nasıl kaldıralım 20kg'lik silahları ?". Peki o zaman kadınlarımızın kendilerine şunu sormasını istiyorum, finlandiya, rusya, isveç vs. gibi memleketlerde kadınların maden işçiliğinden, tır şoförlüğüne her türlü mesleği yaptıkları gerçeğini göz önüne koyarsak bu argüman geçerliliğini direk yitirmiyor mu ? Hadi diyelim yitirmiyor, o halde kadınlara daha hafif bir askerlik görevi ya da ne bileyim askerlik yapmadıkları için bir vergi vermeleri vs. gibi bir yükümlülük getirilebilir yeterki sen cidden eşitlik iste ve samimi ol bu konuda ama ülkemizde kadınlar askerlikten otomatikman muaf tutuluyor bu da cinsiyet eşitsizliğine sebebiyet veriyor. Feministlere söz konusu soruyu ilettiğinizde " biz aynı zamanda anti-militaristiz" gibi bir cevap alırsınız. Yani türkçesi " biz işimize gelince eşitlik isteriz eşek gibi de erkekler gidecek askere" demeye gelen bir cevap alırsınız dolayısıyla feministler bu konuda şahsi kanaatim eşitlik falan istememekte mevcut durumdan memnun görünmektedirler. Dolayısyla aslında askerlik alanında bariz bir eşitsizlik söz konusuyken, feminist kadınlarımızın nedense bu eşitsizlik akıllarına gelmemekte ve bir anda ataerkil diye aşağıladıkları toplumun dediği gibi " güçsüz " olduklarını peşinen kabul etmektedirler.

ikincisi, hepinizin malumu kız çocukların evlenene kadar babalarından ötürü maaş ve pasaport gibi bazı ayrıcalıkları varken erkek çocukların yalnızca 18'ini doldurana kadar bu haklara sahip olmaları. Bunu sorunca alacağınız cevap da açıktır "Türkiye'de kadın olmak zor, o yüzden buna ihtiyaç var.". E güzel kardeşim kadın olmak zor da erkek olmak çok mu kolay ? Erkeğin hiç mi bi sıkıntısı yok, 18'ini doldurur doldurmaz sanki 10 bin dolar maaşla işe mi başlıyor erkekler bu memlekette? Yasal platformda kadın lehine tanınmış bir hak olan bu durum bal gibi de cinsiyet eşitsizliğine sebebiyet vermekte. Fakat kalkıp da bunu dile getiren bir kadın bile göremedim bu saate kadar. Dolayısıyla bu konuda da maalesef feministleri hiç ama hiç samimi göremiyorum.

Üçüncüsü, sıklıkla dile getirilen ekonomik ve siyasi hayatta kadın temsili durumu. Deniyorki parlementoda az kadın var ve koskoca Türkiye'de sadece bir tane banka genel müdürü var ayrıca kadınlar müfettişlik gibi mesleklerin mülakatlarında kafadan eleniyorlar.
Peki, kabul parlementoda kadın az, peki bunun önünde yasal engel var mı ? Eskiden vardı şimdi yok o halde kadınların konuya olan ilgisizliği biraz da kendilerinden kaynaklanıyor. Banka genel müdürlüğü gibi çok prestijli meslekler denilince kadın erkek eşitliği düşüyor aklınıza peki ya örneğin inşaat işçiliği ? Orda kaç kadın var ? Sakın kimse bana kadınlar güçsüz o yüzden yapamaz demesin yukarıda da belirttik özellikle kadın-erkek eşitliği dillere destan olarak bilinen finlandiyada kadınlar da pekala bunun gibi ağır işlerde çalışabiliyor. Bir gün de kalkıp "biz erkekler ne yaparsa yapabiliriz, yeri gelince demir madeninde bile çalışırız." diyen tek bir feministe bile rastlamadım şu yaşa kadar hepsi erkeklerden daha iyi iş yapabileceklerini iddia etmelerine rağmen. Neden peki ? illa prestijli ve çok kazanan bir meslek mi olması gerekiyor kadın-erkek eşitliğinin irdelenmesi için? illa çalışsın da demiyorum ben sadece eşitlik isteyenlerin samimi olmaları gerektiğini dile getiriyorum. Bunun yanında bazı işlerde kadın oldukları için mülakattan elendiklerini iddia edenler var. Bunun sebebi bir kadının özellikle müfettişlik gibi çok fazla mekan değişikliği gerektiren işlerde kadınların genel olarak çocuklarını mazeret göstererek görevi reddetmeleri ve her çocuk doğumundan sonra asgari 1 yıl işlerinden ücretsiz ayrılmaları bu da işin yürümesini sekteye uğrattığı olmasın sakın ? Neden böyle düşünülmüyor ? Ülkemizde bugün erkeklerin üzerine vazife verilmiş askerlikten ötürü iş başvuruları kabul edilmiyor aynı zamanda. Yani her iki cinse de ters düşen ve dezavantaj yaratan nitelikler var ama sadece kadına karşı olunca medyada şurda burda ses bulabiliyor. Ben şahsen feministlerin eşitlik falan istediğine inanmıyorum. Eşitlikten ziyade istedikleri şu, ataerkil toplum diye niteledikleri toplumun kadına sunduğu avantajları kaybetmeden yeri gelince bir erkek gibi yaşamak...

Son olarak kadına dayak, tecavüz, berdel, kadının eğitim hakkından yoksun bırakılması vs. gibi şeylere en başta ben karşıyım. Ama yukarıda belirttiğim gibi sadece kadın gözünden bakınca bir eşitlik kavramı görmek en başta eşitliğin ruhuna aykırı zaten. O yüzden bir de diğer pencereden bakmalı ve isteklerimizde ne kadar samimi olduğumuzun hesabını yapmalıyız.

avrupa da ekonomisi en hızlı büyüyen ülke türkiye

Bunun aslında bir çok sebebi var. Birincisi, avrupa ülkelerinin genel olarak kalkınmış ülkeler olması, dolayısıyla büyüme rakamlarının çok da büyük olmasının beklenmemesi. Ancak, avrupada da elbette kalkınmamış ekonomiler vardır, bu ülkelerin büyüme hızı anlamında geçilmesi elbette sevindirici sayılabilir.
ikincisi, Türkiye'nin yaşadığı krizler sonrası yaptığı reformlar artık meyvesini vermiş ve Türkiye ekonomisinin büyümesine katkıda bulunmuştur.
Türkiye ekonomisinin buna rağmen sorunları ise, genelde sıcak para orjinli büyümesi yani bu musluk kesildiği anda kriz çıkma ihtimalinin hala yüksek olmasıdır. Bunun yanında, bu büyük orandaki büyümenin ne kadar sürdürülebileceği tartışma konusudur. Zira, gelecek yıl için küçülme veya daha küçük bir büyüme oranı ihtimaller dahilinde değerlendirilmektedir. Bunun yanında maalesefki bu güzel büyüme rakamı dahi, ne yazık ki işsizliği çok da fazla azaltamamaktadır her ne kadar istihdam artsa da.
Gene de büyüme rakamlarının gidişatı iyi diyebiliriz ama hala gidilecek çok mesafe var.

yesilbasligovelsfenks

enteresan nick sahibi yazar. böyle sfenks diken bir uygarlığı gün ışığına çıkarıp biz fanilere tanıtması en içten temennimizdir.

yabancı hayranı olup yerli ürün beğenmeyen kişi

Yerli malı bulmak bugünlerde o kadar da kolay değil zaten. Bir tükenmez kalem bile bugün Çin'den gelmekte. Bence, artık bu işin yerlisi yabancısı sadece bir kaç mal sepeti ve belirli gelir grupları için geçerli. Örneğin, bmw alacak parası olan birine aynı kalitede olan bir arabanın, psikolojik sebeplerle aynı kalitede olduğuna inandırmak kolay değildir. Bunun yanında irili ufaklı, günlük kullanım için gerekli şeyler ise genelde Çin gibi rekabet gücü yüksek ülkelerin ürünüdür. Tekstil gibi ürünlerde ise yerli üretim baskın durumda gözükmektedir. Yani özetle, bu hayranlık durumu belli bir miktarda erozyona uğradıysa da, özellikle lüks mallarda hala devam etmektedir.

avrupa ekonomisi inişte türkiye ekonomisi çıkışta

Neye göre kime göre çıkışta ? Ayrıca avrupadan kasıt kıta avrupası veya avrupa birliği ise kısmen, yok gelişmiş devletler ise hiç de doğru olmayan bir durumdur. Neticede batı avrupa ülkeleri hala iyi durumda. Fransa'nın borç stoku her nekadar milli gelirin yüzde yüzüne yaklaşsa da, fransa bu borç stokunu çevirecek durumdadır. Sorun avrupa birliğine biraz haybeden alınan üyelerden kaynaklanmaktadır. Avrupa bu krizi kırmadan dökmeden atlatabilecek midir ? Sorun burada.
Türkiye ekonomisine gelince, evet ekonomik büyüme iyi durumda. Bu yeterli midir ? Örneğin, ekonomik büyüme sürdürülebilir mi ? Bunu bilemiyoruz zira 2012'de daha yavaş bir büyüme hatta belki bir küçülme bekleniyor. Bir ileri bir geri gitmek çok da iyi değil. Bunun yanında kur düşse ödemeler bilançosu dengeleri, yükselse enflasyon başa bela olacaktır. işte böyle bir bıçak sırtı durumdan bahsediyoruz ekonomi söz konusu olunca. Ama şunu kabul etmeliyiz ki, Türkiye, eskiye nazaran elbette daha iyi durumda.

cari açığı bitirecek devrim

Cari açık, hangi hükümet olursa olsun çözülmesi kolay bir sorun değildir. Bunun sebepleri sayfalar alacak şekilde irdelenebilir ama şahsi kanaatimce bu işin sadece döviz kurunun işi olduğuna inanılması bir numaralı yanılgıdır. evet döviz kuru sayesinde bazı ince ayarlar atılabilir özellike mal ve hizmet ticareti dengesine, ama bu uzun süre sürdürülemez. Üstelik özellikle sabit kurun uygulandığı dönemlerde kuru baskı altına almak hep krizle sonuçlanmıştır. Şimdi esnek kur söz konusu olsa da, arada sırada müdaheleler söz konusu olmaktadır ama bu da bir yere kadar iş yapar.
Öncelikle, türk insanının son yıllarda zenginleşmesi ile ithallatın giderek artması, bunun yanında yerli üretimin ihracaat söz konusu olduğunda rekabet gücünün yalnızca kurla sağlanmaya çalışılması işleri içinden çıkarılmaz bir sarmala sokmaktadır. Örneğin, ülkemizin en çok ihraç ettiği mallar, çelik ve tekstil ürünleridir. Bu ürünlerde Çin gibi ülkelerle rekabet etmek kolay olmadığı için ihracaatta büyük dalgalanmalar olmaktadır. Almanya gibi ülkeler ise, örneğin otomobil sektöründe tekele yakın bir güç konumunda olmanın tadını çıkarmakta ve katma değeri yüksek bu malları ihraç etmektedirler.
Türkiye'nin teknoloji ihtiva eden malları üretmesi ve bunları rekabet edebilecek maliyetle yapması elzemdir. Bu çok uzun vadeli bir hedef olduğu gibi, özveri gerektiren bir hamle olduğundan ülkemizde gerçekleştirilmesi kolay değildir.
Bunun yanında ülkemizde yerli mala karşı hiç de azımsanmayacak düzeyde bir önyargı bulunması, söz konusu alanlarda yurtiçi üretimi zorlaştırmış ve ülkenin kaynaklarını katma değeri daha düşük mal ve hizmetlerin üretilmesi sonucunu doğurmuştur.
Özetle gerek haberde bahsedilen yöntem gerekse döviz kuru ayarlamaları sadece geçici çözümlerdir, ve bu bir veya bir kaç hükümetin değil topyekün tüm ülkenin zihniyetinin yansıması sonucu oluşmuş bir durumdur. Bu durumdan çıkılması da ne çok kolay ne de imkansızdır.

yabancı ülkelerdeki sözlükler

Özellikle amerika ve ingiltere'deki sözlüklerde herkes ingilizce, konuşmaktadır. Öyle kültürlü adamlar var oralarda.

sevgilimin spermi karnıma sıçradı hamile olurmuyum

(bkz: ilkbaharda polen kaçtı hamile kalır mıyım)

finlandiya da kadın olmak

tanıdığım bir isveçli bayana yaptığım gözlemler sonucu doğru olma ihtimali yüksek tespittir.

çirkin kadın yoktur az vodka vardır

kanıtlanmasına değil de, bu zamana kadar böylesi abazan bir ortamda başlığının yeni açılmasına şaşırtan önerme.
Şehir sularına vodka karıştırsalar da abazanlar da rahatlasa kızlar da...

rus kızını kıskanmayan türk kızı

uludağsözlükte takılma ihtimali yüksek olan kızdır zira gün geçmiyor ki ruslarla ilgili bir çok başlık sol framede görülmesin. Bunları takmayan bir türk kızı uludağsözlükte kıskanmadan rahatça takılmaya devam edebilir.
uludağsözlük için daha uygun bir isim kanaatimce " rus kızlarını müdafa-i hukuk cemiyeti " olabilir.

karayel2010

"ahmet altan sözlük yazarı olsaydı nasıl bir sözlük yazarı olurdu ?" sorusunun yaşayan cevabı.

patates kızartması

bazılarına göre kankası haşlanmış yumurta bazılarına göre ise ketçap mayonez olan enfes yiyecek.

önder turacı

karısını ismail yk'dan kıskandığı için mi yoksa şikeye karıştığı için mi daha çok rezil olduğu konusunda geyik çevrilen futbolcu.

türklere özgü davranışlar

taksiye binince şoförün cinsel yaşamını tüm detaylarıyla dinlemek zorunda kalmak.

erkeğin karizmasını dağıtan şeyler

yabancı dil bilmemek.

türkiye nin ekonomik verileri oldukça iyi durumda

bütçe bazında gayet iyi olduğu bir gerçek yalnız dış ticaret ve dolayısıyla cari açık açısından içler acısı bir durumdur. hele de beklenen düzeyde turist gelmezse daha da beter olacaktır. dolayısıyla devletin durumu iyi özel sektörün durumu kötüdür.

uludağ sözlük te oylama kıtlığının olması

(bkz: oy alın verin sözlüğe can verin)